Kişilik karmaşık bir konudur. Hepimiz insanlarla ilgileniriz konuşuruz. Onları çeşitli özellikleriyle tanımlarız. Örneğin; yakından tanıdığımız insanlar için çok çekingen, çok öfkeli, çok cana yakın gibi ifadeler kullanırız.
Benzer bir şekilde okuduğumuz dergi, gazete ya da kitaplardan yüz ve beden biçimlerine göre kişilik betimlemeleri ile karşılaşırız. Okuduğumuz bu yazılar, kişiliği bilimsel açılardan ele almıyorsa çoğ zaman bizde yanlış saplantılara, ön yargılara yol açar. Gözünün rengine veya teninin rengine, el ve ağız şekline göre insanları değerlendiririz. Bu yüzden kişilik konusuna bilimsel yaklaşmak gerekir.
Kişilik temelde, kişiyi başkalarından farklı kılan ve toplumsal ilişkilerde gözlenen ruhsal, bedensel davranışların tümüdür. Kişinin bir yanı bireysel bir yanı toplumsaldır. Bu kendi içinde ego ve süper ego olarak ikiye ayrılır. Ego kişideki "ben" öngüsüdür. Süper ego "toplumda ben" öngüsüdür. Bir başka deyişle kişilik insanı bir başkalarından ayırır.
İnsanlar birbirlerine benzerler ama %100 benzemezler. Bizi diğer insanlardan ayıran özelliklerimiz ise bizi kişi yapar. Her insanın bir olay karşısında verdiği tepkiler aynı olmayabilir. Örneğin; bir kavga ortamı vardır. Biri çıkar sesten rahatsız olup bağırır ortalığa, diğeri ise ortalığı sakinleştirmeye çalışır, bir diğeri ise içlerinden uyuz olduğuna girişir. Bu gibi farklılıklar insanı "kişi" yapar.
Herhangi bir durumda doğru karar verebilmek çok önemlidir. Vereceğimiz kararı çok yönlü düşünmeliyiz. Bu kararın bize artıları nedir eksileri nedir?. Bunları muhakkak düşünmeliyiz. Anlık karar vermek kişilik zayıflığıdır. Tabi bu bahsettiğim kararlar "Bugün sinemaya gitsem mi?" tarzı kararlar değil tabikide :). Karar vereceğin konu senin ruh halini gerçekten etkiliyorsa vereceğin kararda ise bir o kadar düşünmelisin. Örneğin; aa bu bana şöyle bir şey yaptı. Dur bende ona böyle bir şey yapıyımda görsün o." Böyle bir şey çocukluktur. Bunu yapmak sadece kendi egosunu tatmin eder kişinin. Her insanda ego vardır. Ama az yada çok vardır. Çok olan ego kişiye ve çevreye zarar verir ve kişinin toplumdan bir süre sonra dışlanmasını sağlar.
Bir insanı gerçekten sevmiyorsak onun hiç bir şeyi ile ilgilenmemek, ona bakmamak, onun hiç bir şeyi ile alakadar olmamak en doğru karardır. Ama tutupta sevmediğiniz için onun zıttı hareketler yaparsanız bu sefer suçlu siz olursunuz. Kendimize hakim olmak. Doğru yerde doğru kararlar vermek bizi mutluluğa ve başarıya götürür.
"Eski Yunanlı hekim ve düşünür Hippokraktes, canlının vücudundaki sıvı maddelere göre dört çeşit mizaç olduğunu savunmuştur. Buna göre kan, sıcak ve heyecanlı mizaca; balgam, ağır ve kayıtsız mizaca; kara safra, içe kapanık ya da melankolik mizaca; sarı safra ise fevri ve sıcakkanlı mizaca yol açar. Çağdaş kuramlarda ise duyusallık tepkilerde iç salgı bezlerinin rolü ve önemi vurgulanmaktadır. "(1)
Şu unutulmamalıdır. Duygusallık insan beyninden her şeyi öldürür. Doğru karar vermesini engeller. Düşünemez ve anlık tepkiler veya kararlar verir. Bu ilerde kişiyi bunalıma götürmekle beraber kişinin psikolojik gelişimini olumsuz yönde etkiler. 15-19 yaşları arası duygusallık evresi olduğu için bu evreyi çok dikkatli atlatmamız gerekiyor. Vereceğimiz herhangi bir yanlış karar geleceği kötü etkiler. Aşırı duygusallıktan kaçınılmalıdır. Tabi ben size demiyorum duygusuz odun biri olun diye. Ama yerinde ve zamanın lütfen.
Kişilik gelişiminde duygularda çok önemlidir elbet ama onlara hükmetmeyi bilmezsek onlar bize hükmeder ki bu hiç iç açıcı bir durum değildir. Bunun canlı örneklerinide görüyoruz... Yaşıyoruz...
İşte bu doğru veya yanlış kararlar doğrultusunda kişide karakter oluşur. Kalıtsal bir nitelik taşımadığı ve ortam veya olay karşında belirlendiği bilinmelidir. Örneğin; bir ortama girdiğinizde neşeli, konuşkan, eğlenceli bir yapınız varsa, başka bir ortama girdiğinizde suskun, gergin, sinirli bir yapınız varsa karakter sorununuz vardır. Bu sorunlar genelde 15-18 yaş arası çokça görülür.
Bir insan birinin yanındayken başka davranıp, diğer bir kişinin yanında başka türlü davranması kişilik ve karakter bozukluğunun göstergesidir. Bunu çoğu kişi şöyle yorumlar : "Ortamına göre tepki!". Hayır efendim. Sen kimsinki ortamına göre tepki vericeksin. Ney isen o sundur. Senin bu davranışın seni "ortam" dediğin insanlardan daha aşağıya çeker.
Karakter ile ahlak bağlantılıdır. Kişi birinin arkasından kötü konuşup, diğer tarafa gittiğinde tam tersini konuşur. Karakter sorunu burda başlar. Biraz tutarlı ve kararlı olmakta yarar vardır.
"Örneğin; kişi, hem dürüst hem yalancı hem insancıl hem zalim olamaz. Tutarsızlık bizi o kişinin karakteri hakkında kuşkuya düşürür." (2)
"İnsan" ve "birey" olabilmemiz için sadece düşünmemiz, fikir yürütmemiz ve doğru yerde doğru kararlar vermemiz olur ancak. Boş işlerle uğraşmak kişiye sadece anlık heyecan veya zevk verir. Uzun vadeli düşünmek rahat bir yaşamı beraberinde getirir.
Kitap okuyun!
Farklı farklı müzik türleri keşfedin!
Farklı farklı yerleri gezin!
İnternetteyseniz bugün hiç girmediğiniz siteleri keşfedin girin dolaşın!
Farklı düşünceleri, bu siyasi olur bilimsel olur dinsel olur, araştırın öğrenin!
En önemlisi bugün internete girmeyin! Çıkın etrafınıza bakın! İnsanları keşfedin!
Oturun bir yerde bakın insanlara neler yapıyorlar. Hangi etkide hangi tepkiyi veriyorlar.
Unutmayın sizinde çocuklarınız olacak. Onları eğitmede mutlaka bunlara öncelik tanımak gerekir. Ama ilk önce kendimizi eğitmeliyiz :)
Ne demiş Hacı Bektaşi Veli : "Bilmediklerimi ayağımın altına koysam, boyum arşa ulaşır."
(1) : Orta Öğretim 12. sınıf Psikoloji Kitabı. sayfa: 126
(2) : Orta Öğretim 12. sınıf Psikoloji Kitabı. safya : 126
ORCAN COŞKUN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder